Marka başvurusu, bir işletmenin mal veya hizmetlerini rakiplerinden ayırt etmesini sağlayan en temel araçlardan biri olan markanın hukuki olarak korunmasını başlatan ilk ve en önemli adımdır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca başvuru anı, marka hakkının doğduğu andır ve bu tarihten itibaren başvuru sahibine markası üzerinde öncelik ve mülkiyet hakkı tanınır. Bu nedenle marka başvurusu yapılmadan önce markanın ticari hayatta kullanılmaya başlanması, üçüncü kişilerin markayı tescil ettirme riski ile karşı karşıya kalınmasına neden olabilir. Böyle bir durumda gerçek hak sahibi dahi olsa marka üzerinde hak iddia edemeyebilir. Dolayısıyla, marka kullanılmadan önce başvurunun yapılması, olası hak kayıplarını önlemek ve yasal koruma elde etmek açısından büyük önem taşır. Başvuru sayesinde marka yalnızca belirli bir işletmeyle özdeşleşmekle kalmaz, aynı zamanda ekonomik bir değer haline gelir ve lisanslama, devretme veya teminat olarak gösterme gibi işlemlere de konu olabilir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca marka; bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve ayrıca marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla her tür işaretten oluşabilir. Marka koruması, sahibine 10 yıl süre ile kullanma hakkı tanır. Bu 10 yıllık süre her 10 yılda bir olmak üzere, marka hakkından vazgeçilene kadar yenilenebilir.
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasına göre, bu kapsamda marka olabilecek işaretler arasında;
Dolayısıyla, ayırt edici nitelik taşıyan ve sicilde gösterilebilir olan bu tür işaretler, hukuken marka olarak korunabilir. Burada önemli olan husus; işaretin, hem ayırt edici niteliğe sahip olması hem de marka siciline tescil edilebilecek şekilde açık ve kesin biçimde gösterilebilmesidir. Bu şartlar sağlandığı takdirde, marka sahibine münhasır haklar tanınarak, markanın hukuki koruması mümkün hâle gelir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, bazı işaretlerin marka olarak tescil edilmesi mümkün değildir. Bu tür işaretler için “mutlak ret nedenleri” söz konusu olup, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından resen değerlendirilir.
Marka olarak tescil edilebilmesi için öncelikle bir işaretin 4. maddede belirtilen şartları taşıması, yani ayırt edici nitelikte olması ve marka sicilinde açık ve kesin biçimde gösterilebilir olması gerekir. Bu temel şartları taşımayan işaretler, marka olarak korunma hakkı elde edemez.
Tescil edilemeyecek işaretler arasında, ayırt edici karakterden yoksun olanlar yer alır. Aynı zamanda, ticaret alanında yaygın olarak kullanılan ve mal veya hizmetin türü, niteliği, kalitesi, miktarı, amacı, değeri, coğrafi kaynağı ya da üretim zamanı gibi hususları ifade eden işaretler de tescile konu olamaz. Bu tür ifadeler, herkesin serbestçe kullanabileceği tanımlayıcı nitelikte oldukları için tek bir kişi adına koruma altına alınamaz.
Ticaret hayatında herkesin kullanabileceği, genel anlamda meslek veya ticaret gruplarını tanımlayan adlandırmalar ya da işaretler de tescil dışı bırakılmıştır. Aynı şekilde, yalnızca ürünün doğasından kaynaklanan şekiller veya teknik sonucu elde etmeye yarayan ya da ürüne asli değerini veren unsurlar münhasıran bir marka hakkına konu edilemez.
Markanın yanıltıcı nitelikte olması, yani halkı mal veya hizmetin niteliği, kalitesi ya da coğrafi kaynağı konusunda yanlış yönlendirme ihtimali taşıması da tescil engelidir. Ayrıca, kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı unsurlar içeren, dini değer ve sembolleri barındıran işaretler ile yetkili makamların izni olmadan kullanılan kamuya ait armalar, nişanlar, madalyalar ve benzeri semboller de marka olarak tescil edilemez.
Paris Sözleşmesi’nin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi uyarınca korunması gereken işaretler ile tescilli coğrafi işaretleri içeren veya bunlardan ibaret olan işaretler de tescil dışı bırakılır.
Ancak Kanun, bu mutlak ret nedenlerine bazı istisnalar da öngörmektedir. Buna göre, yukarıda belirtilen ayırt edicilikten yoksunluk veya tanımlayıcılık sebepleriyle tescili mümkün olmayan bir işaret, başvuru tarihinden önceki kullanım yoluyla ayırt edici nitelik kazanmışsa, bu durumda tescili mümkündür.
Ayrıca, başvurusu yapılan işaretin daha önce tescilli veya başvurusu yapılmış bir markayla aynı ya da benzer olması hâlinde, önceki marka sahibi noter onaylı bir belgeyle açık rızasını beyan ederse, tescil başvurusu bu benzerlik gerekçesiyle reddedilemez
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca, bir markanın tesciline itiraz edilmesini gerektiren durumlar nispi ret nedenleri olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenler, ilgili marka başvurusunun Resmî Marka Bülteni’nde yayımlanmasından sonra, hak sahiplerinin yapacağı yayıma itirazlar sonucunda değerlendirilir. Nispi ret nedenlerinin değerlendirilmesi, başvurunun tescil edilip edilmeyeceği konusunda belirleyici olabilir.
Kanunun 6. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; tescil başvurusu yapılan marka ile daha önce tescil edilmiş ya da başvurusu yapılmış bir markanın aynı veya benzer olması ve kapsadıkları mallar veya hizmetlerin de aynı veya benzer olması durumunda, halk nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dâhil olmak üzere karıştırılma ihtimali varsa, önceki tarihli hak sahibi tarafından yapılacak yayıma itiraz üzerine yeni başvuru reddedilir.
Aynı maddenin ikinci fıkrası, marka sahibinin izni olmaksızın, onun ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin başvuru konusu yapılması hâlinde, marka sahibinin itirazı üzerine başvurunun reddedileceğini düzenlemektedir.
Üçüncü fıkra ise, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir markanın ya da ticaret sırasında kullanılan bir işaretin kullanımına bağlı olarak hak kazanılmışsa, ilgili hak sahibi tarafından yapılacak itiraz üzerine başvurunun reddedileceğini öngörmektedir.
Dördüncü fıkra uyarınca, Paris Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesi kapsamına giren tanınmış markalarla aynı veya benzer olan ve aynı ya da benzer mal veya hizmetleri kapsayan markalara ilişkin başvurular, tanınmış marka sahibinin yayıma itirazı üzerine reddedilir.
Beşinci fıkraya göre ise, tescilli veya önceki başvurusu yapılmış bir markanın Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle yeni marka başvurusuyla haksız yarar sağlanması, markanın itibarının zedelenmesi veya ayırt edici karakterinin zarar görmesi söz konusuysa, önceki hak sahibinin yayıma itirazı üzerine başvuru reddedilir. Bu kural, yeni başvurunun benzer ya da farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olması fark etmeksizin uygulanır.
Altıncı fıkrada, marka başvurusunun başkasına ait isim, ticaret unvanı, fotoğraf, telif hakkı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde, ilgili hak sahibinin itirazı üzerine başvurunun reddedileceği düzenlenmiştir.
Yedinci ve sekizinci fıkralar ise, yenilenmeyen ortak markalar, garanti markaları ve tescilli markalarla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan marka başvurularına ilişkindir. Ortak marka veya garanti markasının koruma süresi sona erdikten sonra üç yıl, tescilli markanın koruma süresi sona erdikten sonra ise iki yıl içinde yapılan benzer başvurular, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir. Ancak tescilli markayla ilgili itirazda, markanın bu iki yıllık süre içinde kullanılmış olması şartı aranır (m. 6/7 ve 6/8).
Son olarak, maddenin dokuzuncu fıkrası, kötü niyetle yapılan marka başvurularının, yayıma itiraz üzerine reddedileceğini düzenleyerek, sistemin kötüye kullanımına karşı önemli bir koruma hükmü getirmektedir.
Marka tescil süreci, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca belirli adımlar doğrultusunda işlemektedir. İlk aşamada marka başvurusu yapılır. Başvurunun ardından Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) tarafından şekli yönden bir ön inceleme gerçekleştirilir. Şekli eksiklik bulunmazsa başvuru içerik açısından incelenmeye alınır.
İçerik incelemesinde, markanın mutlak ret nedenleri kapsamında değerlendirilmesi yapılır. Şayet markada mutlak ret nedenlerine ilişkin bir gerekçe tespit edilirse, başvuru TÜRKPATENT tarafından reddedilir. Bu ret kararı iki şekilde olabilir: Kısmi ret ve tam ret. Kısmi ret, mal ve hizmet listesinin sadece bir kısmına ilişkindir. Tam ret ise başvurunun tüm mal ve hizmetler bakımından reddedilmesi anlamına gelir.
Ret kararına karşı, kararın bildiriminden itibaren 2 ay içinde TÜRKPATENT nezdinde itiraz dosyalanması mümkündür. Eğer TÜRKPATENT markada mutlak ret nedeni bulunmadığı sonucuna varırsa, marka Resmi Marka Bülteni’nde 2 ay süreyle ilan edilir. Bu ilan süresi uygulamada “askı süresi” olarak bilinir. Askı süresi içerisinde, üçüncü kişiler tarafından nispi ret nedenlerine dayanarak yayıma itirazda bulunulabilir.
Yayıma itiraza karşı marka başvuru sahibi, bildirimin yapılmasından itibaren 1 ay içerisinde karşı görüş sunabilir. Sunulan görüş ve itirazlar, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından değerlendirilir ve bu doğrultuda itirazın kabulü veya reddi yönünde bir karar verilir. Başkanlığın bu kararına karşı, Kurum kararına itiraz çerçevesinde yeniden bir itiraz hakkı mevcuttur.
Bu yeni itiraz, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) tarafından incelenir. YİDK, bu itirazı reddedebilir veya kabul edebilir. Kurum nezdindeki bu karar, idari anlamda nihai karardır.
YİDK kararına karşı, kararın bildiriminden itibaren 2 ay içinde Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde iptal davası açılabilir.
Aşama |
Açıklama |
Süre |
1. Başvuru |
Marka başvurusu yapılır |
– |
2. Şekli İnceleme |
TÜRKPATENT şekli eksiklikleri kontrol eder |
– |
3. İçerik İnceleme |
Mutlak ret nedenleri yönünden değerlendirme yapılır |
– |
4. Red (varsa) |
Kısmi veya tam ret kararı verilir |
– |
5. Kurum Kararına İtiraz |
Ret kararına karşı itiraz |
2 ay |
6. Yayım (Askı Süresi) |
Başvuru ilan edilir, üçüncü kişilerin itiraz hakkı doğar |
2 ay |
7. Yayıma İtiraz |
Nispi ret nedenleri ile üçüncü kişiler itiraz edebilir |
Askı süresi içinde |
8. Karşı Görüş |
Başvuru sahibi, itiraza karşı savunma sunabilir |
1 ay |
9. İtiraz Kararı |
Markalar Dairesi itirazı kabul ya da reddeder |
– |
10. YİDK İtiraz Süreci |
Kurum kararına karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’na itiraz |
2 ay |
11. Yargı Yolu |
YİDK kararına karşı dava açılabilir |
2 ay |
Düşüncenin gerçeğe dönüştüğü yolda sizinleyiz.
Hukukun ve Yeniliğin Kesişme Noktası.
Akyol Patent © 2025. Tüm Hakları Saklıdır.